3. HZ. HASAN VE ŞERÎFLER

Hasan bin Ali bin Ebu Talib, (624 – 669) Ali bin Ebu Talib ve Fatıma Zehrâ’nın büyük oğulları ve Peygamberimizin ilk torunudur. Şia çoğunlukla onu İmâmlarının ikincisi kabul eder, çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci İmâm Hüseyin bin Ali’dir. Onun, Hz. Peygamberin Ehl-i Beyt’inden olduğu konusunda herkes hem fikirdir. Babası ile otuz yedi yıl, dedesi ile ise sekiz yıl birlikte bulunmuştur.

Hz. Hasan konusunda müstakil bir araştırma yapan Bakır Şerîf el- Kuraşi de, onun ancak “on üç kadınla” evlendiğini tespit etmiştir. Evlilikleri gibi, Hz. Hasan’ın çocukları konusunda da birbirinden farklı rivayetler vardır: Bunların kızlı erkekli olarak sayıları, 12, 13, 15, 16, 19, 20, 23 olarak zikredilir. Cevdet Paşa’ya göre çocuklarının on beşi erkek, sekizi kızdır. Hz. Hasan’ın adı belli çocuklarının sayısı on ikidir. Bunlar, Zeyd, Hasan, Kasım, Ebu Bekir, Abdullah, Amr, Abdurrahman, Hüseyin, Muhammed, Yakup, İsmail ve Talhadır. Hz. Hasan’ın soyu Hasan’ul-Müsenna ve Zeyd’den devam etmiştir. Hz. Hasan, hicretten elli yıl sonra Safer Ayı’nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karşısında ciğerleri parçalanmış ve şehit olmuştur. Onun lakapları arasında Mucteba (zeki, seçilmiş) ve Sıbt-i Ekber en meşhur olanlarıdır.25 Bedîüzzaman’a göre;

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-âşinâ nazarıyla görmüş ki: Âl-i Beyti, Âlem-i İslâm şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâmın bütün tabakatında kemâlât-ı insaniye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beytten çıkacak.26


25 Mü’min bin Hasan Eş-Şeblenci, Nur’ül-Ebsâr, sh. 189 vd.; Zehebî, Siyer A’lami’n-Nübelâ, Beyrut 1406/1986, III, 267; Ethem Ruhi Fığlalı, “Hasan”, DİA, XVI, İstanbul 1997, s. 283; Bakır Şerîf el- Kuraşi, Hayat’ul- İmâm el Hasan bin Ali, Beyrut 1983, II, 433- 460; A. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1981, I, sh. 616. 26 Bedîüzzaman, Lem’alar, sh. 21. 27 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il-E’immet’il-Ethâr, Rıyad, Mektebet’üt-Tevbe, 2005, sh. 46.
Hz. Hasan 11 Safer Çarşamba günü Medine’de Hicrî 3 ve Milâdî 713 senesinde dünyaya gelmiş; Hz. Muaviye zamanında Hicrî 50 ve Milâdî 761 senesinde zehirlenerek şehid edilmiştir.
Hz. Hasan’ın oğlu Hasan el-Müsennâ’dır ki, annesi Bint-i Mansûr olduğu kaynaklarda kaydedilmektedir.

Hasan El-Müsennâ’nın evladları şöylece zikredilebilir:

Hasan El-Müsennâ

İbrahim El-Ğanır (145/762)
Ca'fer (Bunun nesli İran ve Irak’da Eşrâf-ı Selîkıyyûn diye bilinmektedir.)
Davud (Medine, Mısır ve Irak’da yayılan bu nesle Eşrâf-ı Şahbâniyyûn denmektedir)
Hasan el-Müselles (147/764), nesli Irak, Hicaz ve Mısır’da yayılmıştır.
Abdullah el-Mahd (145/762), Abdülkadir-i Geylânî ve Bedîüzzaman’a giden kol bunun neslidir.28
Mahd lakabını almasının sebebi baba tarafından Hz. Hasan’a (Hasan bin Hasan) ve anne tarafından ise Hz. Hüseyin’e (Fatıma bint-i Hüseyin) dayanmasıdır.

Abdullah el-Mahd (145/762)

İdris Eşrâf-ı Edârise’nin aslıdır; Sünûsiler, İdrisîler ve Endülüs Seyyidleri.
Süleyman Mağrib ve Cezayir’dekilerin dedesi
Yahya Sahib’üd-Deylem diye bilinir; Bağdad’da Harun Reşîd zamanında vefat etmiştir.
Ebu Abdullah Muhammed En-Nefs’üz-Zekiyye diye bilinir. Türkistan ve Irak’da yayılmıştır. Benül-Eşter şerîfleri bunun neslindendir.
Ebül-Hasan İbrahim Irak ve Hicaz’da torunları bulunmaktadır.

28 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il-E’immet’il-Ethâr, sh. 218 vd..

Ebu Hamza Musa El-Cûn29

Bu zatın 9 kızı ve 3 oğlu dünyaya gelmiştir. El-Cûn siyah olan her şeye denmektedir ve özellikle de siyah bulutlara bu ad verilmektedir.

İbrahim (251/865) Yemame ve Hicaz’daki şerîflerin dedesidir.
Muhammed Derec
Ebu Muhammed Abdullah30 (247/861), Nesli en çok yayılan evladıdır. Abdülkadir-i Geylânî ve Bedîüzzamana’a giden kol bunun neslidir.30

Ebu Muhammed Abdullah (247/861)

Halîfe Mütevekkil zamanında vefat eylemiştir. Şeyh-i Muslih diye meşhurdur.

Ahmed nesli Eşrâf-ı Ahmediyyûn diye bilinir. Hicaz ve Yemende münteşirdir.
Yahya es-Süveykî Hicaz ve Yemame şerîflerinin dedesidir.
Süleyman Mekke’deki Şerîflerin dedesidir.
Salih Mekke’deki Şerîflerin dedesidir.
Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868), Halîfe Mühtedi zamanında zehirlenerek vefat etmiştir.31

29 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il- E’immet’il-Ethâr, sh. 179 vd. 30 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il- E’immet’il-Ethâr, sh. 206 vd. 31 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il- E’immet’il-Ethâr, sh. 210 vd. Abdülkadir-i Geylânî ve Bedîüzzamana’a giden kol bunun neslidir. Bunun neslinden gelenlere Museviyyûn denilmektedir. Kendisine El-Ebreş ve nesline de Benül- Ebreş dendiği de vakidir.

Ebul-Hasan Musa es-Sânî (254/868)

Bu zatın 16 oğlu olduğu bilinmektedir. Bu sebeple hepsinin Arapça olarak şeceresini verecek ve sonra da Bedîüzzaman’ın neslinin devam ettiği Ebu Muhammed Davud üzerinde kısaca duracağız.32


32 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il- E’immet’il-Ethâr, sh. 179 vd.

Ebu Muhammed Davud Ömrünün sonunu Medine’de geçirmiştir.

Hasan Musa Mahmud Muhammed
Buna Rûmî ve evladlarına da Benu’r-Rum denmektedir.

Muhammed er-Rûmî

Muhammed el-Asfar Yahya Ebu Muhammed Hasan

Yahya ez-Zâhid

Abdullah

Ebu Salih Musa Cengidost

Muhyiddin Abdülkadir-i Geylânî


33 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il-E’immet’il-Ethâr, sh. 228 vd.; Şerefüddin el-Geylânî, Tarih’un-Nukabâ, sh. 25 vd. Bir sonraki sayfaya bütün bunları daha açık bir şekilde gösteren Arapça şecereyi koyuyoruz.

Bu arada Musul ve civarında evlâd-ı Resûl ile alakalı çok sayıda vakıf bulunduğunu, Kanûni Sultan Süleyman zamanında yapılan 947/1540 tarihli Tapu-Tahrir Defterinden anlıyoruz. Bu Defterde İmâm Musa Kâzım, Ca’fer-i Sâdık, İmâm Yahya bin Ebil-Kasım gibi zatlara ve onların evlatlarına ait vakıfların dökümünü görüyoruz.34


34 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Tapu-Tahrir Defteri, No: 998 (735), sh. 346; Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanûnnameleri, FEY Vakfı, İstanbul 1992, c. V, sh. 499 vd.; Musul Salnâmesi, 1308/1306, sh. 77 vd.