5. TARHAN ŞECERESİNİN TARİHLENMESİ (1200 MİLÂDÎ) VE HZ. HÜSEYİN'İN NESLİNDEN GELEN SEYYİDLER

Elimizdeki Tarhan Ailesine ait şecere Anadolu’da ve hatta Amasya’da kaleme alınmıştır. Kaleme alındığı tarihi, hem Hz. Hasan ve hem de Hz. Hüseyin’in neslinden gelen seyyidlerle alakalı isimlendirmelerden çıkarabiliyoruz. Mesela İmam Ca’fer-i Sâdık’ın çocukları ve torunları zikredilirken Şerîf Melik Şemseddin Muhammed’den bahsedilmektedir. Nâsırüddîn Hüseyn b. Muhammed b. Alî el-Ca‘ferî er-Rugadî el-Münşî (ö. 684/1285’ten sonra), Anadolu Selçukluları hakkındaki el-Evâmirü’l-Alâ’iyye fi’l-umûri’l-Alâ’iyye adlı Farsça eseriyle tanınan İranlı edip ve tarihçidir. Babası Mecdüddin Muhammed Tercümân ise Kûr-ı Surh (Kûh-ı Surh [?]) seyyidlerinden ve Cürcân şehrinin ileri gelenlerindendir. Hârizmşah Alâeddin Muhammed devrinde (1200-1220), ünlü tarihçi ve İlhanlı devlet adamı Alâeddin Atâ Melik Cüveynî’nin dedesi müstevfî sâhib-dîvân Şemsül-hak ve’d-dîn’in (Şemseddin Muhammed b. Muhammed b. Ali) yanında iyi bir münşî olarak yetiştirilmiştir. Hârizmşahlar devrinde uzun süre bu görevini sürdürmüş ve sultanın yakınları arasına girmeyi başarmıştır. İşte Şemseddin Muhammed b. Muhammed b. Ali, Şeceremizde İmam Ca’fer Sâdık’ın torunları arasında zikredilmektedir. O halde bu şecerenin, diğer işaret ve karinelerden hareket ederek 1200 Milâdî yıllarında kaleme alındığını söyleyebiliriz. Tarhan Ailesi Şeceresinin neseb sâhibi olarak zikredilen Ahmed el-Müsennâ da bu tarihlerde yaşayan birisi olması kuvvetle muhtemeldir. O halde şecere 1200 Milâdî yıllarında kaleme alınmıştır. Tarhan ailesinin dedeleri, Çelebi Sultân Mehmed’in Vakfiyesine göre Caminin imamıdırlar 820/1417 tarihli bu vakfiyede zikredilen isimler ile Şecere arasındaki bilinmeyen kısım 1200-1400 aralığıdır.

Tarhan Şeceresinde bulunan önemli bilgilerden bazıları şunlardır:
39 39 Dâmin bin Şadkam el-Hüseynî el-Medenî, Muhtasaru Tuhfet’il-Ezhâr ve Zülâl’il-Enhâr fî Neseb-i Ebnâ’-il-E’immet’il-Ethâr, sh. 526 vd.

İmâm Musa Kazım (127-183/745-799)

Sâdât-ı Hüseyniyye’nin ana unsuru bu zattır. Musá bin Cafer-i Sadık, (Miladi: d. 6 Kasım 745 - ö. 1 Eylül 799 / Hicri: d. 7 Safer 128 - ö. 25 Recep 183) 12 İmâm’dan yedincisidir. Babası altıncı İmâm Cafer-i Sadık, annesi ise Afrika kökenli eski bir köle ve öğrenci olan Hamide Hatun’dur. Eşi Ümmü Benin, annesi Hamide Hatun tarafından bir köleyken satın alınarak serbest bırakıldı ve bir İslâm âliminin yanında eğitim gördü. Mekke ile Medine arasındaki Abva şehrinde yaşamıştır. Sekiz çocuğu olmuştur. Sekizinci İmâm olan Ali er-Rıza ve kızları Fatıma ile Hacer tanınmış çocuklarıdır. Bu zatın neslinden gelen Seyyidlere Sâdât-ı Museviyyûn denilmektedir. Musa Kazım Hazretlerinin 23’ü erkek ve 37’si kız olmak üzere 60 çocuğu olduğu nakledilmektedir. Biz sadece erkeklerden bahsedeceğiz. Başta Irak olmak üzere Musul ve çevresinde (bu arada Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da) çok sayıda bu nesilden gelen aşiretler mevcuttur.

Hiç nesli olmayan çocukları: Abdurrahman, Akîl, Kasım, Yahya ve Davud
Tartışmasız nesilleri var olanlar: İmâm Ali Rıza, Abbas, İbrahim el-Murtaza, İsmail, Muhammed, İshak, Hamza,41 Abdullah, Ubeydullah ve Ca’fer (Önemle ifade edelim ki, Âlûsî sülalesi bu zatın yani İmâm Ali Rıza’nın neslinden gelmektedir.
Sadece kız çocuk bırakanlar: Süleyman, Fadl ve Ahmed
Nesli olduğu tartışmalı olanlar: Hüseyin, İbrahim el-Ekber, Harun, Zeyd ve Hasan42

42 Cemaleddin Ahmed bin Ali, Umdet’üt-T fî Ensâb-i Ebî Tâlib, sh. 96.
Tarhan Ailesinin elindeki Şecereye göre, şecerede Bediüzzaman’ın dedeleri arasında bulunan İbrahim el-Murtaza ile Tarhan Şeceresinin kendisine neseb olarak bağlandığı şahıs olan Ahmed el-Müsennâya kadar gelmektedir. Bundan sonraki kısım 12 İmamdan geriye kalanları ilgilendirmekte ve bizi alakadar etmemektedir.

Musa es-Sânî Ebu Sebha
(ö. 210/826, Bağdad, Musa Kazım’ın yanında)

Çok az evlad arkada bırakanlar: Ubeydullah, İsa, Ali, Ca’fer ve Davud
Çok evlad arkada bırakanlar: Muhammed el-A’rec, İbrahim el-Askerî, Ahmed el-Ekber, Hüseyin44

44 Muhammed el-Hüseynî, Tuhfet’üt-Tâlib, sh. 59.
Nitekim elimizde bu bilgileri te’yid edecek başka bir şecere daha vardır ki, buraya almak istiyoruz:

Arşivimizde mevcut ve Irak’tan Gelen Şecere (Burada Musa es-Sânî ve çocuklarıyla alakalı verilen bilgiler önemlidir)

BURAYA KADAR OLAN ŞECEREYİ BİRLİKTE GÖRELİM: